6 Eylül 2017 Çarşamba

Kentsel Dönüşüm



Öncelikle kısaca kentsel dönüşüm kavramını açıklamak gerekirse; Kentsel dönüşüm, şehrin bir kısmının proje kapsamında sistematik bir şekilde mevcut yapı stoklarının olası depremlere karşı toprak zeminin ve üzerindeki yapının risk değerlerinin belirlenmesi, olası depremde yıkılması ve yıkılırken çevredeki diğer yapılara zarar vermesi olasılıklarının da içine katılarak, riskli toprak zemin ve riskli yapıların kullanım dışına çıkarılarak yerine toprak zeminin yapısına uygun temelli yapıların yapılması ve bu sayede olası depremlerde yaşanabilecek can ve mal kaybının en aza indirmek için yapılan kamusal çalışmayı ifade etmektedir. Bu kapsamda kısaca kentsel dönüşümün amacı, kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi, depreme dayanıklı olmayan, ekonomik ömrünü doldurmuş binaların yeniden yapılarak olası doğal afetler sonucu oluşacak zararların en aza indirilmesidir diyebiliriz.

Mevcut yapıların güvenli hale getirilmesi amacıyla, tarafları yenilemeye teşvik etmek doğrultusunda, 16 Mayıs 2012 tarihinde T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görev alanı dahilinde  6306 sayılı  Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Nitekim kanunun ilk maddesinde de ''Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.'' ibareleri yer almaktadır.6306 sayılı kanunun yürürlüğe girmesini takiben  kentsel dönüşüm uygulamalarının sağlıklı bir kentsel dönüşüm sağlamaktan ziyade başta büyükşehirler olmak üzere tüm ülkeyi bir rant alanı haline getireceği ve bu sırada bir çok vatandaşın başta mülkiyet ve barınma hakkı olmak üzere anayasal haklarının ihlal edileceği konusunda eleştirilere konu olmuştur. MURAT ALTINDERE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder